Jalouse Dergisi Röportaji (Mayis 2012)

Yolda

Anlaşılan o ki aktörler ve teknik ekibin haftalarca birlikte yaşadığı, her gece bir ateşin başında toplanıp şarkı söyledikleri ve en nihayetinde yollarını ayırmak zorunda kaldıkları ‘grup’ filmleri hala var.


Kristen ve Garrett’la birkaç saat geçirince aralarındaki yakınlığı rahatlıkla görebiliyorsunuz: bu arkadaşlık hiç şüphesiz yaşadıkları maceranın bir sonucu. Yaşları genç olabilir (22 ve 26) fakat bu ikili çok şey görmüş geçirmiş ve ne kadar güzel/yakışıklı olurlarsa olsunlar budala değiller. Dürüst olmak gerekirse biz insanları eleştirmeyi seviyoruz ama bu durumda önlerinde eğilmekten başka bir yapamıyoruz. Filmografilerini göz ardı etseniz dahi (Kristen’ın Alacakaranlık’ı, Garrett’ın Truva’sı) bu uyarlamanın üstesinden o kadar derin ve ustaca gelmişler ki bunu röportajımızda bile görebiliyorsunuz. Karakterlerini dinleme, tanıma süreçleri ve onları en doğru şekilde canlandırdıkları yapımcılar ve Jack Kerouac’in biyografisini yazan ve filme de danışmalık yapan Gerald Nicosia tarafından da doğrulanıyor.

Kristen ve Garrett birbirlerini tekrar gördükleri için çok mutlu, bu çok aşikar. Çekim için kullanılan eski mavi Chevrolet’de objektife poz verirken çok eğlendiler: kah direksiyonda oturdular, kah kamyonetin kasasına sere serpe yayıldılar, kah ön kaportaya yattılar…

Çekim aralarında birbirleriyle dalga geçip gülüşüyor, birer sigara yakıyorlar. Çekimden sonra ikiliyle röportajımıza başlıyoruz. Kristen üzerindeki beyaz tişört ve eski bir Levi’s 501’den kesilmiş kısa şortuyla çekim için koyulaştırılan gözlerine rağmen çok doğal görünüyor. Kristen bir tabureye oturuyor ve oldukça hoş görünen Garrett da tam karşısındaki koltuğa çöküyor. Çekim aralarından içtikleri onca şampanyadan (asistanımız nasıl bir beyefendi gibi servis edileceğini gösteriyor ve Garrett da gülerek “Tıpkı bir kadın gibi şişeyi de boynundan tutup almalısın,” diyor.) sonra günün ilk kolasını açıyorlar.

Beat Kuşağı devam ediyor


İkisi de bu filmde yer almayı çok istemiş


Kristen: Yolda’yı 14 yaşındayken okudum. Bana okuma isteği kazandıran ilk kitaptı. Bundan iki yıl sonra senaryo elime geçti ve Walter’la tanıştım. Bazen birileriyle tanışırsınız ve bir işi aynı sebeplerden ötürü yapmak istersiniz. Walter’la da öyle oldu, hangi konudan konuşursak konuşalım o şeye karşı ortak bir heyecan duyuyorduk ve ikimiz de aynı enerjiyi hissediyorduk. Görüşmemiz bittikten sonra rolü aldığımı öğrendim ve ondan sonra sadece sevinçten hoplayıp zıpladığımı hatırlıyorum.

Garrett: Evet bu yüzden hesabı bizim üzerimize yıkıp gittin.


Kristen: Ne? Ah evet, o zamanlar çok gençtim.

LuAnne Anderson (gerçek Marylou) da gençti. Neal Cassady (gerçek Dean Moriarty) ile evlendiğinde henüz 15 yaşındaydı. Kerouac’in iflah olmaz suç ortağı ve en yakın arkadaşını oynayacağını öğrendiğinde Garrett 22 yaşındaydı. Yazarın ergenlik döneminde gözlerini açtığını ve Yolda’yı okuduktan sonra Minnesota’ya taşınmaya karar verdiğini söylüyor. Film setinde Garrett 26. doğum gününü kutladı. Bütçenin ayarlanmasını bekledikleri dört yıl boyunca oyuncuların istekleri hiçbir zaman kaybolmadı. “Walter Salles’in kararlılığı takdire şayendi. Projenin hazırlıklarına hali hazırda çekimleri süren belgesel filmi esnasında başladı. Hatta o zamanlar filmin yapılacağı tam kesin değildi,” diye anlatıyor Garrett. “Walter ve 50 kişilik bir çekim ekibiyle birlikte New York’tan Los Angeles’a kadar bir araba yolculuğu yaptık. Dokuz kez aracımız bozulmasına rağmen başardık.” Şili, Arjantin, New Orleans, Arizona, Mexico City, Montreal, San Francisco. Film için yapılan tüm bu yolculuklar çekim ekibini aylarca çingeneler gibi yaşamaya zorladı. Başroldeki üç oyuncu da çekim ekibiyle aynı şeyleri yaşadı, onlar için ekstra bir rahatlık veya lüks söz konusu değildi. Ayrıca sette oyuncuların menajerleri veya medya danışmanları da bulunmadı. Bu da ABD’de ender rastlanan bir durumdu.

Garrett: “Hepimiz birbirimize destek olduk. Altı ay boyunca tıpkı bir aile gibiydik. Bu oyunculukta sık sık hissettiğiniz bir duygudur, ta ki bir ay sonra işinizi bitirip kendinizi başka bir ailenin içinde bulana kadar. Fakat böylesine bir bağlılık duygusu her zaman hissedilecek bir şey değildir. Bu filmin olayı diğerlerinden farklı olduğu için çok özeldi.”

Kristen devam ediyor: “Bu filmde yer alan herkes bana aynı şeyi söyledi; böyle önemli bir deneyimin parçası olmak ender bir şeydir. Projede yer almasaydım eğer çok kıskanırdım!”

Bu dayanışmayı daha da güçlendirmek için yapımcı çekimlerden önce bir Beat kampı düzenledi: Beat Kuşağı hakkında kitaplar ve filmlerle (tüm Cassavetes filmleri!) dopdolu bir ay. Bu deneyim Kristen’a karakterini daha iyi tanımasında yardımcı olmuş. “LuAnne’in hayatının o döneminden bahsettiği pek çok ses kaydını dinledim. Özellikle dans etmekten bahsettiğinde sesindeki belirgin canlılığı hissedebiliyordum. Kitaptaki kişilerin gerçek hayattaki halleri ve yaşamları hakkında çok fazla şey öğrendik. Bunun zorlu sahneleri oynarken bize çok yardımı oldu. Onlar sanki her zaman bizimleydi.”

Çıplaklık şöleni

Güçlü bir kişiliğe ve inanılmaz bir seksapaliteye sahip bir kız (Kristen için böylesine feminen bir rol oldukça nadir bir durum) iki erkek arkadaşla birlikte 1949 model bir Hudson’la yolculuğa çıkıyor. Bu hem zamanın edebiyat kültürü hem de günümüz sineması için ilginç bir olay. LuAnne, Cassady’e 14 yaşındayken aşık oldu. Kristen bu durumu, “O LuAnne’in içinde bir şeyleri uyandırdı,” diye açıklıyor. “Yaptığı hiçbir şeyden korkmuyor. Tüm engellerinden kendini arındırmış biri, hiçbir korkusu yok. Söz konusu yaşam olduğunda gözleri açılıyor. Hiç kimseyi yargılamıyor ve insanların içindeki güzellikleri görebiliyor. Ona çok imreniyorum. O çok dışa dönük biri ve herkesin de kendini iyi hissetmesini istiyor.” İki arkadaşın arasında kalmış, tabuları olmayan bir kız.

Garrett: “Kıskançlığın hiçbir anlamının olmadığını anlıyor. Aşık olduğu adamın önüne gelen herkesle yattığını ama bunun kişiliğinin bir parçası olduğunu da biliyor.”

Kristen: “Neal’in arkadaşlarıyla yatmaktan da çekinmiyor.” Erotik sahneler kitabın sansüre uğramamış versiyonunda (orijinal el yazması 2007’de yayımlandı) olduğu gibi filmde de yer almalıydı. Zaten öyle de oldu, alkolün ve uyuşturucnun yol açtığı daimi bir parti ve bitmek bilmez coşku havasına ek olarak filmde birkaç seks sahnesi de yer alıyor. Yolda da en az bu üçlünün hayatı kadar kontrolsüz. Seks ve uyuşturucu mevzusu projenin en başından beri oyuncuların anlaşmalarının bir parçasıydı fakat sette yaşadıkları kişisel deneyimler hakkında ağızlarından laf almak çok zor. “Karakterlerimizi çok sevdik ve insanların da onları en az bizim kadar sevmelerini istiyoruz.” Anılarını anlatmaya başlıyorlar ve biz de böylece onların coşkusuna ortak oluyoruz. Hikaye 1950’lilerde geçmesine rağmen kendinizi kahramanlarıyla özdeşleştirebildiğiniz için bu film ölümsüz. O kahramanları canlandıran oyuncular için de durum aynı. Her ikisi de yolculuk ruhunun, özgürlüğü duyulan açlığın ve var oluş amacı arayışının onları da ele geçirdiğini söylüyor. Hatta tüm bunlardan felsefik bir ders bile çıkarmışlar.

Garrett: “Liseyi bitirdiğinde yapmak istediğin her şeyin parmağının ucunda olduğunu hissedersin. Ama hayat seni biraz hırpaladığında bir iş sahibi ve adam olman gerektiğini düşünürsün. Hayatı keşfetme cesareti göstermek yerine yaşamın ta kendisi tarafından sekteye uğratılırsın ve hayata karşı tüm merakını kaybedersin.”

Çocukluk yıllarından bu yana oyunculuk yapan ve kariyerinin en üst noktasında bulunan Kristen da hayat şevkini kaybetmek istemiyor. “Onlar gibi coşkulu olmak isterdim. Hayatımın her gününü böyle hissederek geçirmek güzel olurdu. Bunun yaşadığınız dönemle alakası yok.” Söyleşimizi çekimlerin bitişinden, birbirlerinden ayrılışlarından ve bu yüzden yaşadıkları derin üzüntüden bahsederek bitiriyoruz. Garrett o sırada başka işleri olduğu için filmin bitişi şerefine verilen partiye katılamamış. Bir sonraki projesi çekimleri çok yakında New York’ta başlayacak olan Coen Biraderler’in ‘Inside Llewyn Davis’ filmi olacak.

Kristen, Garrett’a dönüp “Sen daha benim Yolda kitabımı imzalamadın,” diyor. Onun da ufukta yeni filmleri var. İlk önce Pamuk Prenses olarak Charlize Theron’la ve sonra da Bella olarak Robert Pattinson’la tekrar buluşup Şafak Vakti – Bölüm 2’de yer alacak. “Çok zordu, kendimi sanki tekrar okula dönüyormuşum gibi hissettim,” diye itiraf ediyor.

Tıpkı bir yaz tatilinin sona ermesi gibi.

Röportaj: Coralie Garandeau

Penulis : Ferit ACAR ~ Sebuah blog yang menyediakan berbagai macam informasi

Artikel Jalouse Dergisi Röportaji (Mayis 2012) ini dipublish oleh Ferit ACAR pada hari 1 Mayıs 2012 Salı. Semoga artikel ini dapat bermanfaat.Terimakasih atas kunjungan Anda silahkan tinggalkan komentar.sudah ada 0 komentar: di postingan Jalouse Dergisi Röportaji (Mayis 2012)
 

0 yorum:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Sitenize Ekleyiniz

Aşağıdaki kodu sitenize ekleyiniz. Kristen Stewart Hayranlari Daha Çok Olsun :) :

http://kstewartr.blogspot.com/ Kristen Stewart Resimleri Kristen Stewart Son Filmi Kristen Stewart Videolari Kristen Stewart Bloglari Kristen Stewart Imza Ve Avatarlari