Sahne tekrar çekildi ve ekip ışıkları yeniden ayarlarken Stewart sohbetimize katılıyor. Zincir zırhı ve göğüslüğüyle gerçek bir savaşçı gibi görünüyor. "Geçen gün kadınların zırh giydiği filmleri hatırlamaya çalışıyordum," diye düşüncelere dalıyor. Jeanne d'Arc? "Evet, o ve bir de Elizabeth sanırım. Bu kadar." Azmini gösterme fırsatı yakalamış olmasına rağmen Stewart’ın çok iyi bildiğimiz bir kahramanın oldukça radikal bir yorumunu canlandırmayı neden istediği hala bir muamma. Filmle ilgili ilk haberler duyulduğunda özellikle de Alacakaranlık gibi bir seriyi henüz yeni bitirmişken böyle bir rolü canlandırmak istemediğine dair dedikodular çıkmıştı. “Bunun sebebi kendimi Disney’in Pamuk Prenses’ini oynarken hayal edememiş olmamdı.” diye belirtiyor. “Eğer klasik hikayeyi okuduysanız karaktere çok sadık kaldığımızı görebilirsiniz. Nasıl biri olduğuna dair oldukça gerçekçi bir yorum getiriyoruz.” Peki nasıl biri? “Kibir denen şeyden haberi olmayan bir karakter… herkesin kibirli olduğunu söylemiyorum tabii ki ama bazı noktalarda insan kendi potansiyelinin farkındadır. Fakat basitçe o bunun farkında değil ve bence bu güzel bir şey. Büyümesine engel olunmuş. İnsanın kişilik özelliklerinin küçük tuhaf bir kombinasyonu gibi. Acayip biri!”
Stewart aynı zamanda karakterinin sahip olduğu ikiliği de sevmiş. “Kendini bırakıp diğerlerini inanılmaz derecede düşünen bir karakteri oynamak çok güzeldi. Ama sonuçta o da bir insan; onun da mücadele etmesi ve kendisi için savaşması gerekiyor. Pamuk Prenses esas kahramanımız. Bir kahramanı kahraman yapan her şey onda mevcut. Normalde birçok kahraman pislik gibi davranır. İnsanlara zarar vermekten zevk alır. Pamuk Prenses öyle değil. Dahası ciddi olarak işlerin üstesinden gelebiliyor.”
Stewart’ın eklediği gibi film masalı başa sarıp baştan anlatmaya kalkmıyor. Pamuk Prenses ve Avcı, Grimm Kardeşler’in masalını bir süre takip ediyor –en azından Kötü Kalpli Kraliçe Avcı’yı Pamuk Prenses’i bulması ve onu öldürmesi için tutuyor. Değişim burada Avcı’nın onun koruyucusu olmasıyla, dövüşmesi ve kılıç kullanmayı öğretmesiyle başlıyor. Kötü Kalpli Kraliçe’yi devirmek için bir araya gelip mücadele ediyorlar. Stewart, Hemsworth için "İnsanı rahatlatan bir yanı var." diyor ve ekliyor. "Onun gibileri iyi bilirim."
Stewart, Comic Con’da gösterilen klipten etkilenen anahtar kişilerden biriydi. “Beni projeye iten ilk şey buydu. Hikaye harikaydı. Güzellik hakkındaydı. Eğer güzel değilse size tesir etmesi mümkün değil. Bazen aktörler şöyle derler: “Bu tam bir işbirliğiydi. Hepimiz bir aileyiz.” Ben ve Avcı tamamen aynı sayfadayız. Biz bir takımız ve bu gerçekten çok nadir olan bir durum.”
Keza, işin işinde kan da var. “Korkunç olan sahneleri çekmekten geri durmadık çünkü bu bölümler güzel olan yerleri daha güzel yapıyor.” diyor Stewart. Güzellik, tabii ki Pamuk Prenses’in ana teması, Kraliçe’nin kendi görüntüsü ve ‘ondan daha güzeli’ olması etrafında dönüyor. “Kelime güzellik değil, adillik.” diyor Stewart. “Kanında pompalanan şey görünen şeyden ziyade bu. Kraliçe’nin bundan haberi var mı emin değilim, en azından en sonda fark ediyor ve Oh, adil olmak benim olduğunu düşündüğüm şey değilmiş.” diyor.
Kristen Stewart’a göre Charlize Theron tamamen aynı şeyi yapıyor. “Öfkelenmekten korkmuyor” diyor Stewart Oscar sahibi rol arkadaşı için. “Onu da çok öfkelendirmemi istiyordu. Kameralar çekimi durdurduğunda ikimizin de yaptığı şey birbirine çok benziyordu. Havasını söndürmek istemem ama ikimiz de kendi köşelerimize çekiliyorduk ve işler daha tehlikeli olmaya başlıyordu.”
Chris Hemsworth karşı konulamaz duruşuna ve karizmasına rağmen, bu en nihayetinde Pamuk Prenses ve Avcı’yı bir araya getiren şey: İki tane kadın baş kahramanın Hollywood’da aksiyon filmi çekmesinin çok nadir oluşu. “Erkek karakterler tarafından çevrilmiş olsanız da, bir kadın olarak bir hikayeye sahip olmanız oldukça normal.” diyor Stewart. “Bayan kahramanın proaktif olması çok nadir, dışardan gelen tüm etkilerden ziyade kendi hikayesini kendisi ilerletiyor. Umarım bunu yapmışızdır. Böyle bir şeyin parçası olmaktan dolayı gurur duyuyorum. Kadınların kendilerini ‘yetkili’ olarak hissetmeleri onlar için bir ihtiyaç.”
0 yorum:
Yorum Gönder